Otizm, günümüzde rastlanan en yaygın nörolojik bozukluktur ve Amerikan Hastalıkları Kontrol Etme ve Önleme Merkezi (Centers for Disease Control Prevention)’nin verilerine göre 2006 yılında her 150 çocuktan 1’inin otizm tanısı aldığı tahmin edilirken,  son bilgiye göre her 44 çocuktan 1’inin otizm tanısı aldığı tahmin edilmektedir. 


Peki, OTİZM nedir?  Nasıl fark edilir?

Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Çocuğun çevresi ile yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil-iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve takıntılı davranış biçimlerine sahip olması ile tanımlanır.


Otizmin nedeni nedir?

Otizmin nedeni günümüzde hala bilinmemektedir. Ancak genetik, çevresel ve ailesel etkenlerin etkili olduğu düşünülmektedir.


Otizmin belirtileri nelerdir?

Otizmin başlıca belirtileri;

Başkalarıyla göz teması kurmamak,

İsmi söylendiğinde bakmamak,

Çocuğunuzun parmağıyla istediği şeyi gösterememesi,

Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi duymak,

Sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek gibi hareketlere sahip olmak,

Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama,

Takıntılı davranışlar sergileme,

Konuşmada gerilik,

Belirtilerden bir ya da birkaçı gözlemleniyorsa hemen bir çocuk psikiyatristine başvurulmalıdır.


Otizm tedavi edilebilir mi?

Din, dil, ırk, sosyal statü ayırt etmeyen otizmin, günümüzde bilinen tek tedavisi, tek ilacı vardır o da; erken tanı ile yoğun ve sürekli özel eğitimdir.

Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabilmekte, gelişim sağlanabilmekte, büyük ilerleme kaydedilmekte ve hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmayabilmektedir. Dolayısıyla bizim için burada en önemli nokta olabildiğince erken dönemde (18 ay civarı) tanı koyabilmek ve haftada en az 30 saati bulan yoğun bir eğitim almalarını sağlamaktır. Özellikle 3 ile 5 yaş arasında bu yoğun eğitim çok kıymetlidir.


Otizm tanısı alan ailelere tavsiyeniz nedir?

Ailelere ilk önerimiz, çocuklarında gelişimsel bir farklılık gördükleri anda profesyonel yardım almaları, onu bir çocuk psikiyatristine götürmeleri.  Otizmin belirtileri en erken yaşamın ilk 6. ayında fark edilebilir. Aileler başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, parmağıyla ile istediği şeyi gösterememek, akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermemek, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar gibi belirtilerden bir ya da birkaçını çocuklarında gözlemliyorsa bu belirtileri görmezden gelmesinler, hemen bir çocuk psikiyatristine başvursunlar. Teşhis aldıktan sonraki süreçle ilgili en önemli önerimiz otizmin yaşam boyu devam eden bir süreç olduğunu daima hatırlamaları. Bir anda her şeyin düzeleceği düşüncesi çok gerçekçi değil. Otizmli çocuğu olan aileler yaşam boyu çocuklarını düzenli olarak psikiyatriste götürmelidirler. Fakat doktor sürecinden de maksimum şekilde faydalanmak yine ailelerin elinde. Çocuklarını sürekli gözlemleyip notlar tutmalı ve bu notları doktorla paylaşmalılar. Hatta gerekirse o doktorun da doğru kişi olup olmadığı sorgulanmalı.

Kullanılan ilaçların olumlu ya da olumsuz etkilerinin de mutlaka takip edilmesi gerekiyor. İlacın 5 kriterde ilerleme konusunda yardımcı olması gerekiyor: Hiperaktivite, uyku, iştah, dikkat ve takıntı. Eğer bu kriterlerde bir gelişme sağlanamıyorsa mutlaka doktora danışılarak ilaç değişikliğine gidilmeli. Çünkü çocuktaki öğrenme kapasitesini artıran başlıca etkenler bunlar. İlaç prospektüsüne ya da yan etkilerine takılıp kalmak yerine ilacın bu 5 kriterde ne kadar katkı sağladığı gözlemlenmeli.

Otizmin tek tedavisinin sürekli, yoğun ve özel eğitim olduğu unutmamalı. Alternatif yöntemlere başvurmak yerine çocuklarımızı özel eğitimle iyileştirmenin yollarını aramak, umut ettiğimiz gelecekleri için en doğru karar olacaktır. 


Dünyada ve Türkiye’de otizm oranları nasıl seyretmektedir?

Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artmaktadır. 1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde doğan her 44 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya gelmektedir. 

Ülkemizde, 0-19 yaş grubu arasında yaklaşık 434.010 otizmli çocuk ve gencimizin 42.461’i okullaşabilmiş ve eğitime ulaşabilmiştir. Nüfusa projeksiyon yaptığımızda ülkemizde yaklaşık 1.387.580 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen etkilenen 5.550.320 aile ferdi bulunduğu tahmin edilmektedir.